İLGİ OTİZM HİZMET VERİLEN TANI GRUPLARI

HİZMET VERİLEN TANI GRUPLARIMIZ

Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB)

Bireysel farklılıklar yaş, cinsiyet, fiziksel görünüm, kişilik özellikleri vb. pek çok özelikler açısından diğerlerinden farklılaşma durumudur.

Otizm spektrum bozukluğu bir eksiklik değil, farklılıktır.

Ciddi sosyal etkileşim ve iletişim bozukluğunun yanı sıra, tekrarlı ve takıntılı davranışlarla kendini gösteren, hafiften ağıra kadar değişen etkisi her çocukta farklı düzey olan, nöro-gelişimsel bir bozukluktur.

Yaygın gelişimsel bozukluklar (YGB), sosyal ilişki, iletişim ve bilişsel gelişimde gecikme ya da sapma ile kendini gösteren ve genellikle yaşamın ilk yıllarında başlayan bir yetersizliktir.

Bu bozukluklar; sosyalleşmede yetersizliği, normal olmayan dil gelişimini, sınırlı davranışları ve ilgileri içeren yaygın görülen klinik belirtilerdir.

Otizm spektrum bozukluğu; bebeklikten itibaren karşısındakinin gözüne bakma, ortak dikkat ve işaret etme davranışlarındaki yetersizlik ve isteksizlikle kendini belli eden yaşamın ilk 3 yılında ya da daha öncesinde ortaya çıkan ve ciddi sosyal etkileşim ve iletişim bozukluğunun yanında sosyal davranış, dil, algısal fonksiyonlar, tekrarlayan davranışlar ve ilgilerle kendini gösteren, yaşam boyu süren, yaşla ve olgunlaşma ile belirtilerin görünümünde ve şiddetinde bireyden bireye farklılık gösterebilen, hafiften ağıra kadar değişen çeşitli özellikleri olan nöro-gelişimsel bir bozukluktur.

OTİZMİN BELİRTİLERİ

Dil ve İletişimsel Belirtiler

  • Dokuz ayı geçen bebeğin başkalarının ses ve mimiklerine karşılık jest ve mimik göstermemesi
  • 18 ay ve sonrasında hala tek bir sözcük bile söyleyememe
  • İki yaşı geçtiği halde iki sözcüklü basit cümleler kuramama
  • Dil gelişiminde ya da sosyal gelişiminde kazandığı becerileri silme  Örneğin önceden söyleyebildiği kelimeleri artık söyleyememe ya da tepki verdiği davranışlara artık tepkisiz kalma
  • Göz temasından kaçınma

Davranışsal Belirtiler

  • Bir yaşı geçtiği halde agulama, parmakla ilgisini çeken şeyi işaret etme, “bay bay” gibi basit hareketleri yapamama
  • Kol çırpma, kafa sallama, kendi etrafında dönme gibi takıntılı yineleyici davranışlar sergileme
  • Ses, koku, doku, tat gibi nesne özelliklerine aşırı tepki verme

Sosyal Alanda Belirtiler

  • Altı ayı geçen bir bebeğin hala gülümsememesi
  • Yalnız kalmayı tercih etme
  • Yaşıtlarının oyunlarına ilgi duymama
  • Nesnelerle alışılmadık şekilde etkileşime girme (ağza alma, ısırma vb.)
  • Günlük düzendeki en ufak bir değişimle birlikte aşırı stres, kaygı bozukluğu yaşanması ve beraberinde davranış bozuklukları gösterme

OSB Tanılı Çocukların Eğitim Uygulamaları

  • OSB olan bireylerin eğitimlerinde öncelikle taklit, eşleme ve sınıflama; oyun, iletişim, ortak dikkat ve sosyal etkileşim; öz bakım ve akademik öncesi/akademik becerilerin yer verildiği özel bir programın hazırlanması ve bu programın haftada en az 35-40 saat süre ile yoğun bir şekilde verilmesi gerekmektedir.
  • Hazırlanan programın yoğun ve sürekli olarak uygulanabilmesi için iş bölümü yapılarak özel eğitim uzmanları, anne, baba, birincil bakıcı, sınıf öğretmeni, stajyer öğrenci ve gönüllüden oluşan bir ekip kurulması ve eğitimin bu ekip tarafından paylaşılarak sürdürülmesi gerekmektedir.
  • OSB çocukların her biri aynı yetersizlik derecesinde ve yaşta olsa bile birbirlerinden farklıdır, kendilerine özgü özellikleri bulunmaktadır. Bu farklılıklarından dolayı gereksinimleri de farklılaşmaktadır ve bu gereksinimlerinin karşılanabilmesi için farklı destek ve eğitim hizmetleri sağlanmalıdır.

OSB Tanılı Çocukların Eğitim Uygulamalarında Dikkat Edilmesi Gereken Önemli Unsurlar

  • Eğitime mümkün olduğunca erken (1,5-2 yaş) başlanmalıdır.
  • Eğitim, bilimsel dayanaklı, yoğun ve sürekli olmalıdır.
  • Eğitim çocuğun bireysel özelliklerine ve gereksinimlere uygun olmalıdır.
  • Ailenin katılımı sağlanmalıdır.
  • Çocuğun eğitsel ve davranışsal değerlendirmesine dayalı Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı (BEP) geliştirilmelidir.
  • Eğitim yöntemleri, bilimsel dayanaklı uygulamalara dayalı olmalıdır.
  • Öncelikle ve ağırlıklı olarak birebir eğitime sonrasında giderek küçük grup ve büyük grup eğitimine başlanmalıdır.
  • Gerektiğinde görsel desteklerden ve alternatif/destekleyici iletişimden yararlanılmalıdır.
  • Süreçte yer alan uzmanlar ve aile iş birliği kurulmalıdır.

Kazandırılan becerilerin genellenmesine ve davranış sorunlarının çözümüne yönelik planlamalar yapılmalı,

Down Sendromu Nedir?

Down Sendromu çoğunlukla zihinsel engelle birlikte görülen ve 23 çift kromozomun 46 olmaması yerine 47 olması durumunda ortaya çıkan bir kromozom bozukluğudur. “Trizomi 21” olarak da bilinir. Bu kromozom bozukluğu beynin yapısını ve fonksiyonel özelliklerini etkilemektedir. Dolayısıyla Down Sendromuna sahip bireylerde bilişsel ve davranışsal problemler görülmektedir.

Her 732 doğumdan birinde Down Sendromlu doğan bireylerin ortalama %85’inde zekâ puanı 40-60 arasında değişen hafif veya orta düzeyde zihinsel yetersizlik görülürken %15’inde zekâ puanı 40’ın altına düşen bireylerde ağır düzeyde zihinsel yetersizlik görülmektedir.

Down Sendromu’nun Ülkemizde ve Dünyada Görülme Sıklığı

Tüm dünyada bu oran yaklaşık olarak her 10.000 doğumda 10’dur. Avrupa’da kayıtlı yeni doğan içerisinde %8’lik bölümü Down Sendromu oluşturmaktadır. Ülkemizde Down Sendrom’lu doğan canlı bebek oranı; Türkiye Özürlüler Araştırması (2002, 2011) verilerine göre ortalama 8-10 / 100,00’dur.

Tüm dünyada bu oran yaklaşık olarak her 10.000 doğumda 10’dur. Avrupa’da kayıtlı yeni doğan içerisinde %8’lik bölümü Down Sendromu oluşturmaktadır. Ülkemizde Down Sendrom’lu doğan canlı bebek oranı; Türkiye Özürlüler Araştırması (2002, 2011) verilerine göre ortalama 8-10 / 100,00’dur.

Down Sendromuna Neden Olan Etmenler Nelerdir?

Down Sendromu kromozom anomalisi sebebiyle ortaya çıkar. Bu anomaliye tam olarak neyin sebep olduğu bilinmemekle beraber genetik temellidir.  Annenin yaşının 35’ten büyük olması ve babanın yaşlı olmasının bebekte Down Sendromu olasılığını arttırdığı düşünülmektedir. Ayrıca ailede Down Sendromlu bireyler varsa bu da bebekte Down Sendromu görülme olasılığını arttırmaktadır.

Merkezimizde Uygulanan Testler

Zihinsel Engel

Bireyin gelişim döneminde ortaya çıkan zihinsel işlevler ile kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerinde anlamlı sınırlılıklar ve görülen yetersizlik durumudur.

Hafif Düzeyde Zihinsel Yetersizlik

Bireyin eğitim dönemi içinde, sınırlı seviyede destek eğitim sistemi ve özel düzenlemelere gereksinim duymasıdır.

Orta Düzeyde Zihinsel Yetersizlik

Bireyin temel akademik, günlük yaşam becerilerinin kazanılmasında yoğun eğitim sistemine gereksinim duymasıdır.

Ağır Düzeyde Zihinsel Yetersizlik

Öz bakım becerilerinin öğretimi de dahil olmak üzere yaşam boyu süren, yaşamının her alanında düzenli ve sistematik eğitim destek hizmetine gereksinimi olma durumudur.

İleri Düzeyde Zihinsel Yetersizlik

Bireyde zihinsel yetersizliğe başka yetersizliklerinde eşlik etmesi durumundan kaynaklanan öz bakım, günlük yaşam ve temel akademik becerilere sahip olmamasından dolayı yaşamı boyunca bakım ve desteğe gereksinim duymasıdır.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

DEHB çocukluk döneminin en yaygın görülen nörobiyolojik bozukluğudur. Bunun sebebinin bir nörondan diğerine sinyal taşınmasına yardımcı olan taşıyıcı nöronların, uyaranları iletmesindeki aksaklıklar olduğu düşünülmektedir.

Bu teşhislerin konulabilmesi için arada bir görülen bulgular yeterli değildir. Teşhis için birçok ortamda kendini gösteren birden fazla bulguya ihtiyaç vardır. Yani “kitap okurken ve ders anlatılırken odaklanamıyorum.” demek DEHB teşhisi için yeterli değildir.

Teşhis konulabilmesi için belirtilerin bazılarının 7 yaşından önce gözlemlenmesi gerekmektedir. Ayrıca bazı belirtilerin iki ya da daha fazla ortamda belirlenmiş olması gerekmektedir. (ör.; okul, ev, iş ya da sosyal aktivitelerle). Aynı zamanda bu belirtiler DEHB’e sahip olanların sosyal, iş ya da akademik performanslarını anlamlı bir biçimde zayıflatmalı ve duygu durum bozukluğu, kaygı bozukluğu, sosyal ilişki bozukluğu ya da kişilik bozukluğu olarak daha iyi açıklanabilir özelliklerde olmamalıdır.

Dikkat Eksikliğinin Baskın Olduğu DEHB Türü

Dikkat eksikliğinin baskın olduğu DEHB türü ile tanılanmış öğrenciler, okul performanslarındaki düşüklük ve yüzde 35’ten yüzde 50’ye varan oranda özel öğrenme güçlüğü ile birlikte tanılanabilirler. Bu öğrenciler okulda dikkat hataları yapabilir, bir faaliyet üzerinde uzun süre çalışmakta güçlük yaşayabilir ve dış uyaranların etkisine açık olabilirler.

Hiperaktif – Dürtüselliğin Baskın Olduğu DEHB Türü

Hiperaktif – Dürtüselliğin Baskın Olduğu DEHB Türü ile tanılanmış öğrenciler sınırsız enerji ve belirli bir süre yerinde durmada yaşadıkları güçlükle dikkati çekerler. Bir yerde otururken bile oturuyor gibi gözükmezler. Her an hareket etmeye hazır konumdadırlar. Okulda bu durum sıklıkla bir disiplin sorunu olarak ele alınır ve bu durum problemin büyümesine neden olabilir.

Karışık Tip

Dikkat eksikliğinin bakın olduğu DEHB türü ile hiperaktif – dürtüselliğin baskın olduğu DEHB türünün bir arada tanılanmasına “karışık tip” denir. Bu öğrenciler, DEHB’nin tanısı en hızlı artış gösteren ve en çok yaygınlaşan kategorisini temsil etmektedir.

‘DEHB’in evrensel özellikleri olarak nelerin görüldüğü konusunda bilgi paylaşanların fikir birliğine ulaşmakta yaşadıkları zorluklar nedeniyle okul çağındaki kaç çocuğun DEHB’li olduğu tam olarak belirlenememektedir. Tahmin edilen oran yüzde 3 ile 5 oranındadır.’ 

Özel Öğrenme Güçlüğü

Öğrenme güçlüğü olan bireyler; dinleme, düşünme, ifade etme, okuma-yazma veya matematik-aritmetik becerilerinde problem yaşamaktadırlar.

Öğrenme güçlüğü olan çocukların özellikleri:

  • Akademik başarı düşüklüğü
  • Okuma güçlükleri
  • Okuduğunu anlamada güçlükler
  • Sözcük tanıma problemleri
  • Zayıf okuma
  • Matematik becerilerinde problemler
  • Dikkat-bellek problemleri
  • Sosyal duygusal problemler
  • Algısal yetersizlikler

 

Özel öğrenme güçlüğü üç ayrı grupta ele alınır.

Okuma güçlüğü (Disleksi)

  • En belirgin özelliği harfler ve kelimelerin karıştırılması ve tersten algılanmasıdır. Sözcükleri tanıyabilmelerine rağmen sesleri birleştirmekte güçlük çekerler. Okuma ve konuşmada sorun yaşarlar.
  • Okumada yaşıtlarına göre daha geriden takip ederler, bu yüzden sıklıkla ilkokula başladıktan sonra fark edilirler.

Yazma güçlüğü (Disgrafi)

  • Sınıftaki yaşıtlarına göre yazması daha yavaştır. Harf, hece, noktalama ve dil bilgisi yanlışları yapabilirler. Yazı yazarken boşluk bırakmaz ya da bir kelimeyi birkaç parçaya bölerek yazarlar. Düzensiz bir yazıları vardır.

Aritmetik güçlük (Diskalkuli)

  • Dört işlemi yapmakta zorlanır, problemin çözümüne gitmekte zorluk çekerler. Yavaştırlar ve parmakla sayarlar. Aritmetikte kullanılan bazı sembol, işaret ve terimleri anlamakta güçlük çekerler.
  • Çarpım tablosunu ezberlemekte de zorluk yaşarlar.

Erken Çocukluk D önemi Belirtileri

  • Dil gelişiminde problemler, konuşmada bozukluk
  • Zaman kavramlarını anlamada zorluk
  • Kavram gelişiminde zayıflık
  • Hafızada güçlük, akılda tutamama
  • Çok hareketlilik
  • El-göz koordinasyonunda problemler
  • Görsel hafızada problemler

Okul Çağı Dönemi Belirtiler

  • Okul başarısındaki düşüklük
  • Dikkat-odaklanma problemleri
  • Bellekte zayıflık
  • Düzensizlik
  • Mekan-gün-ay gibi kavramlarda zayıflık
  • Sosyal becerilerde yetersizlik
  • Aritmetikte zorlanma
  • Duygusal hassaslık ve davranış problemleri

Ebeveyne Öneriler

  • Öğretmen-uzman ve veli işbirliği sağlanarak çocuğa verilebilecek en uygun programı düzenlenmelidir
  • Ev ödevleri konusunda başarı duygusu sağlayıcı çalışmalar yapmalı, ev dönüşü ödevleri kontrol edilmelidir.
  • Sınıf içerisinde duygusal anlamda güvenli bir çevre oluşturulmalıdır.
  • Onun beceri ve gelişimi yönünde uyaranlar ve ortam oluşturulmalıdır.
  • Dikkat edilmesi gereken diğer bir konuda, çocuğa verilen ödevlerin adım adım, kolaydan zora doğru olmasıdır.
  • Çocuğa değer verildiği gösterilmeli ve çocuk cesaretlendirilmelidir.
  • Ödev yapma, planlı ve düzenli çalışma konusunda ona davranış kazandırılmalıdır ve ona yol gösterilmelidir.
  • Başka çocuklarla kıyaslanmamalı ve onun önemli bir birey olduğu unutulmamalıdır.